Yakın gelecekte, uzay kaşiflerinden oluşan bir gemi bilinmeyen bir gezegene düşer. Kısa sürede, gezegenin canavarca dinozorlar tarafından yerleşik olduğunu keşfettiklerinde, en kötü korkularıyla karşılaşırlar.
Gemi mürettebatı panikle hızla kurtarma planları yapmaya başlar. Hayatta kalmak ve bu yabancı gezegenden kaçmak için bir yol bulmaları gerekmektedir. Fakat dinozorların varlığı, işlerini oldukça zorlaştırır. Bu devasa yaratıklar saldırgan ve son derece tehlikelidir.
Keşfettikleri dinozorlar, bir dinozor hayranının hayal bile edemeyeceği kadar çeşitlidir. İnsanları avlamak için keskin dişlere, tüylü tüylere ve güçlü pençelere sahiptirler. Mürettebatın hiç karşılaşmadığı ve daha önce hiçbir kaynağında bahsi geçmeyen türlerle karşılaşmaktan korkarlar.
Yavaş yavaş, mürettebat hayatta kalmak için birlikte çalışmaya başlar. Her biri kendi becerilerini ve bilgilerini kullanarak, kaçış planını geliştirmeye çalışırlar. Bu sırada, gezegenin sırlarını da keşfederler.
Gezegenin flora ve faunası, mürettebatın hayal gücünü aşan renklilikte ve çeşitliliktedir. Devasa bitki örtüleri, parlak renkli çiçekler ve egzotik meyvelerle doludur. Ancak bu güzelliklerin altında, karanlık ve tehlikeli sırlar gizlenmektedir.
Mürettebat her gün dinozorların saldırılarından kaçmak için büyük çaba sarf etmektedir. Aynı zamanda, gezegenin sırlarını çözmek ve bu tehlikeli ortamda hayatta kalmak için stratejiler geliştirmek zorundadırlar.
Bu yolculuk, mürettebatın cesaretini ve dayanıklılığını sınayan zorlu bir macera olur. Ancak onlar umutsuzluğa kapılmadan mücadele etmeye devam eder ve bir gün bu tehlikeli gezegenden kaçmayı başarır.
Bu hikaye, sadece hayal ürünü bir kurgu olmasına rağmen, insanın doğayla olan mücadelesini ve karşılaştığı zorlukları temsil etmektedir. İçinde bulunduğumuz dünyada da benzer zorluklarla karşılaşırız ve bu hikaye insan doğasının mükemmelliğini ve dirençliliğini yansıtır.
